Yemen'deki iç savaşın uzunca bir süredir devam etmesi, ülkede bir felakete yol açarken, bu durum bölgedeki güç dinamiklerini de derinden etkiliyor. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasındaki anlaşmazlık, gözleri yeniden Yemen'e çevirdi. Her iki ülke de Yemen'deki çeşitli grupları destekleyerek kendi çıkarlarını korumaya çalışırken, bu durum sıcak savaş ihtimalini artırdı. Artık sadece Yemen’de yaşayan halk için değil, bölgedeki diğer ülkeler için de bir tehdit unsuru haline gelen çatışmalar, uluslararası diplomasiyi yeniden şekillendirmiş durumda.
Suudi Arabistan, Yemen'in kuzeyinde bulunan Husi milislerini bastırmak amacıyla 2015'ten bu yana çeşitli askeri operasyonlar yürütüyor. Diğer yandan, BAE, ülkenin güney bölgelerinde farklı yerel güçleri destekleyerek kendi nüfuzunu artırmayı hedefliyor. Bu farklı stratejiler, iki ülke arasında zamanla derinleşen bir rekabete dönüşmekte. İki tarafın karşıt güçlere verdiği destek, giderek daha karmaşık bir çatışma ortamı yaratıyor. Bu da özellikle tahıl, petrol ve enerji kaynakları açısından zengin olan Yemen’in, dış müdahalelere açık bir saha haline gelmesine neden oluyor.
Suudi Arabistan ve BAE arasındaki çatışmanın Yemen üzerindeki etkileri, yalnızca yerel dinamiklerle sınırlı kalmıyor. Bu anlaşmazlık, bölgesel güçlerin ve uluslararası aktörlerin de dikkatini çekmiş durumda. İran'ın Husi milislerine desteği, ABD'nin Suudi Arabistan ile olan savunma ilişkileri, Türkiye’nin Yemen üzerindeki etkisi gibi faktörler, Yemen'deki çatışmayı uluslararası bir mesele haline getiriyor. Özellikle Batılı ülkeler, bu çatışmaların ticaret yolları üzerindeki olumsuz etkilerini gözeterek daha dikkatli bir politika izlemek zorunda kalıyorlar. Yemen'deki kaos, aynı zamanda göçmen akınlarını da artırarak, Avrupa'ya kadar uzanan bir kriz yaratma potansiyeli taşıyor.
Yemen'deki bu çatışma ortamı, sadece askeri bir meydan okumanın ötesine geçiyor; sosyal ve ekonomik sorunlar da derinleşiyor. Ülkenin halihazırda maruz kaldığı insani kriz, Suudi Arabistan ve BAE'nin stratejik rekabetinin yanı sıra, uluslararası toplumun müdahale alanlarını da kısıtlıyor. Food and Agriculture Organization (FAO) gibi uluslararası kuruluşlar, Yemen’deki açlık ve beslenme sorunlarının daha da derinleştiğini rapor ediyor. Çocuk ölümleri, su kıtlığı ve sağlık hizmetlerine erişim gibi sorunlar, bu durumda can alıcı bir hâl alıyor.
Sonuç olarak, Yemen'deki Suudi Arabistan ve BAE arasındaki çatışmanın sadece endişe verici bir askeri durumu temsil etmediğini, aynı zamanda karmaşık sosyal, ekonomik ve politik dinamiklerine de yol açtığını vurgulamak gerekiyor. Bu çatışmaların uluslararası etkileri, daha geniş bir diplomatik çözüm arayışını zorunlu kılmakta. Bölgedeki barış sürecinin sağlanması, yalnızca Yemen’in ama aynı zamanda bütün Orta Doğu’nun istikrarı açısından kritik bir önem taşımakta.