Son yıllarda, kolon kanseri, 50 yaş altındaki bireyler arasında endişe verici bir oranda artış göstermektedir. Tıbbi araştırmalar ve uzman görüşleri, bu durumun temel sebeplerini araştırırken dikkat çeken bazı bulgulara ulaşıyor. Üstelik, yaşam tarzı, diyet ve çevresel faktörlerin bu artışta önemli rol oynadığı düşünülüyor. Özellikle belirli besin gruplarının yetersizliği veya aşırı tüketimi, genç yaş gruplarındaki kolorektal kanser riskini artırıyor. Peki, bu besinler nelerdir, ve kolon kanserinin neden bu kadar yaygın hale geldiğini anlamak için hangi adımlar atılmalı? İşte detaylar.
Kolon kanseri, genellikle yaşlı bireylerde görülen bir hastalık olarak bilinse de, son yıllarda 50 yaş altı bireylerde görülme sıklığı artmaktadır. Amerikan Kanser Derneği tarafından yayımlanan verilere göre, 20-39 yaş arasındaki bireylerde kolorektal kanser insidansı son on yılda %150 oranında artış göstermiştir. Uzmanlar, bu artışı sadece genetik faktörlere atfetmiyor; çevresel etmenler ve beslenme alışkanlıkları da büyük bir etken olarak ön plana çıkıyor.
Gelişmiş ülkelerde, işlenmiş gıdaların aşırı tüketimi, kızartmalar, yüksek miktarda şeker ve yağ içeren besinlerin fazladan tüketilmesi gibi yaşam tarzı değişiklikleri, genç bireylerde bu kanser türünün artmasına neden olabiliyor. Beslenme alışkanlıklarının yanı sıra, fiziksel aktivite eksikliği ve obezite de riski artıran diğer önemli faktörler arasında yer alıyor. Araştırmalar, sağlıklı bir yaşam tarzı ile düzenli egzersiz yapmanın, genel sağlık üzerinde olduğu kadar kolorektal kanser riskini azaltmada da önemli rol oynadığını ortaya koyuyor.
Birçok sağlık uzmanı, gençler arasında artan kolon kanseri vakaları ile bağlantılı olarak bazı besin gruplarını işaret ediyor. Özellikle işlenmiş gıdaların sık tüketilmesi, bu konuda en fazla dikkat çekilen unsurlardan biridir. Fast food, paketlenmiş atıştırmalıklar ve içerisindeki katkı maddeleri, kolon kanseri riskini artıran etkenler arasında sayılmaktadır. Yüksek miktarda doymuş yağ ve şeker içeren gıdalar, bağırsak sağlığını olumsuz etkileyebilir ve kanserojen etkileşimlere yol açabilir.
Ayrıca, kırmızı etin fazla tüketimi ve işlenmiş etlerin (sosis, salam, vb.) sık kullanımı da kolon kanseri riskini artıran diğer etkenlerdir. Sağlık otoriteleri, günde en fazla 70 gram kırmızı et tüketilmesini önerirken, işlenmiş etlerden mümkün olduğunca uzak durulması gerektiğini vurguluyor. Bunun yanı sıra, yetersiz lif alımı da kolon kanseri riskini artıran bir durumdur. Lif açısından zengin besinler, sebzeler, meyveler, baklagiller ve tam tahıllı gıdaların tüketimi, bağırsak sağlığını destekleyerek bu riski azaltabilir.
Diğer taraftan, aşırı alkol tüketimi de kolon kanseri riskini artıran bir faktördür. Düzenli olarak alkol tüketen bireylerin, alkol kullanmayanlara göre bu kanser türü ile karşılaşma olasılıklarının daha yüksek olduğu görülmüştür. Uzmanlar, alkol tüketiminin sınırlandırılması ve sağlıklı yaşam tarzının benimsenmesi gerektiğini ifade ediyorlar.
Sonuç olarak, 50 yaş altındaki bireylerde kolon kanseri vakalarının artışı, hem genetik hem de çevresel faktörlerin birleşimi ile ortaya çıkmaktadır. Yaşam tarzı değişiklikleri, sağlıklı beslenme alışkanlıkları ve düzenli fiziksel aktivite ile bu risklerin azaltılması mümkün görünmektedir. Daha fazla bilgi ve önlem ile genç bireylerin sağlığına katkı sağlamak, bu konuda atılacak en önemli adımdır.