Günümüzde adaletin sağlanması sürecinde yargı organlarının bağımsızlığı ve tarafsızlığı büyük bir öneme sahiptir. Ancak, geçmişte yaşanan FETÖ soruşturmaları bu bağımsızlığı sorgulamaya açmış, pek çok yargı mensubu hakkında hüküm verilmesine sebep olmuştur. İşte bu bağlamda, FETÖ terör örgütüyle bağlantısı nedeniyle daha önce mahkum olmuş eski bir hakim, güvenlik güçleri tarafından kaçmaya çalışırken yakalandı. Bu olay, kamuoyunda yeni tartışmaları beraberinde getirdi. Aşağıda, olayın detaylarını ve arka planını inceliyoruz.
FETÖ ile bağlantısı nedeniyle çok sayıda yargı mensubunun yargılandığı Türkiye'de, eski bir hakim olan Ahmet S. hakkında 2020 yılında terör örgütü üyeliğinden ceza verilmişti. Geçtiğimiz günlerde, gizli tanıkların ifadeleri ve yapılan istihbarat çalışmaları sonucunda, Ahmet S.'nin yakalanması için harekete geçildi. Eski hakimin, yurt dışına kaçma planı yaptığı ve bu amaçla çeşitli hukuki delilleri kullanılabilir hale getirmek için harekete geçtiği tespit edildi. Güvenlik güçleri, Ahmet S.'nin bulunduğu yeri belirleyerek operasyon gerçekleştirdi ve kendisini gözaltına aldı.
Operasyonun detayları ise dikkat çekici: Ahmet S.'nin, İstanbul’un çeşitli noktalarında gizlenerek kaçmayı planladığı, ayrıca telefon görüşmelerinde dikkat çeken bazı ifadelerle uluslararası bir bağlantıya zemin hazırladığı belirlendi. Emniyet yetkilileri, bu kişinin kaçış planının yalnızca birkaç gün öncesine kadar hazırlandığını ifade etti. Verilen bilgiye göre, bununla birlikte peşine düşülen diğer sanıklarla olan bağlantıları da inceleniyor.
Eski hakimin yakalanması, toplumda büyük bir yankı uyandırdı. Bazı hukukçular, bu gibi durumların yargı güvenliği açısından önemli olduğunu belirtirken, diğerleri ise halen yargı mercilerinin bağımsızlığı konusunda endişelerini sürdürüyor. FETÖ ilişkisi nedeniyle ceza almış diğer yargı mensuplarının akıbetlerinin ne olacağı ise ayrı bir tartışma konusu. Ülkede FETÖ ile yapılan mücadelenin ne denli etkili olduğu, bu tür gelişmelerle yeniden sorgulamaya açılıyor.
Kamuoyunda yapılan yorumlarda, “Adalet yerini buluyor mu?” sorusu sıkça ön plana çıkıyor. Aynı zamanda, bu tür kişilerin yeniden yargı sürecine dahil edilip edilmeyeceği ya da yeni davalara konu olup olmayacağı da merak ediliyor. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı adına bu gelişmelerin önemli olduğu ifade ediliyor. Dolayısıyla bu mesele, sadece bireysel bir dava olmaktan öte, toplumun her kesimini ilgilendiren bir hukuk meselesi olarak algılanıyor.
Sonuç olarak, FETÖ ile bağlantılı eski hakim Ahmet S.'nin yakalanması, adaletin tecellisi adına önemli bir gelişme olarak kaydedilse de, hâlâ çözüme kavuşmamış birçok mesele bulunduğu aşikar. Yargı sisteminin bu tür olaylara nasıl tepki vereceği ve ilerleyen süreçte nelerin yaşanacağı ise merakla bekleniyor. Özellikle FETÖ’nün derin bağlantıları ve bunların ortaya çıkarılması, gelecek günlerde hukuk camiasında önemli bir tartışma konusu olacak gibi görünüyor.